"Bülent Korman'la Buluşmak..."
Ali Saydam
Marketing Türkiye
Temmuz 2012
Yeni Yüzyıl’ın reklam filmini ilk kez TV’de gördüğüm an kalbimden vuruldum. Bir an donup kaldım ve büyülendiğimi hissettim. Üç yıl önce yayın hayatına atılırken yüzü Yeni Yüzyıl’la özdeşleşen Ceylan Saner, üç yıl sonra bir masal prensesi gibi, yakışıklı hayranlarıyla, gizli bir boleronun ritminde sonsuz bir yaşam dansına çıkmış gibi dönüyor, dönüyordu…
Türk reklamcılığının “guru”larından sayılabilecek Bülent Korman, olgun yaşlarının pervasızlığıyla olağanüstü bir yaşam keyfi içeren bu reklam filmini “beyaz bir eldiven” gibi yüzümüze çarpmıştı. Evet, resmen kışkırtıcıydı. “Hadi” diyordu adeta, “yaşama böyle bir zevk ve kalite getiren gazeteyi yapın!”
Reklam filmi Türkiye’de ilk kez bu kadar açık ve net bir şekilde “kadın özgürlüğü” temasına oturuyordu ve Korman, Eros’un oklarını izleyicilerin yüreğine doğru fırlatmaktan çekinmemişti.
21. Yüzyıl’a doğru Türkiye’de kadının yeri ve rolü, dinden siyasete her alanda yeniden sorgulanırken, bu reklam filminde altı çizilen “özgür kadın tipi” toplumda tabuları zorlayan bir karakter taşıyor. Bu aynı zamanda Yeni Yüzyıl’ın çıkışından beri üstlendiği misyon.
Türkiye gibi, kadınların hâlâ yaygın olarak “ikinci sınıf” ve “yarı-köle” muamelesi gördüğü bir ülkede, reklam filmine dönük çeşitli tepkiler de eksik olmadı. “Elden ele gezen gül” nazik tondaki eleştiriler arasındaydı.
Ama filmin anlattığı gerçek çok açık. Erkekler için acı olsa da, inisiyatif burada “gül”de. Yani özgür, bağımsız ve mutlu kadın, bir doğum günü kutlamasında arkadaşlarına, dostlarına, hayranlarına ve âşıklarına, dansı kendisi yöneterek “sevgi gülü”nü sunuyor.
Evet, Batı standartlarındaki bu anlayış Türkiye şartlarını ve kadına bakıştaki önyargılı zihniyetleri zorluyor. Kadına toplumda daha çok yer, özgürlük ve inisiyatif tanıyarak açılabilecek bir dünyanın kapısını çalıyor. Yepyeni bir cinsel enerji ve yaşam keyfiyle toplumu 21. Yüzyıl’a hazırlamanın önünde duran zihni barikatları sarsıyor.
“Keyifle dans eden kadın”. Yalnızca bu bile yepyeni bir toplum yaratmak için yeterli bir imge. Kadının erkekle eşitlendiği, insanların duygusal enerjilerini daha açık ve özgür kullanabildiği bir toplum düzeni. Aklın ve aşkın kapısını açabilen insanların yaratacağı daha az kavgalı, daha keyifli bir yaşam tarzı.
Korman, bu filmiyle yalnızca Yeni Yüzyıl’ın tanıtımını yapmıyor, bütün medyaya, hatta bütün topluma yeni bir bakış ve yeni bir enerjinin çağrısını yapıyor: “Kısır, küflü, tozlu kavgaları bırakın, insanca ve keyifle yaşamayı deneyin…”
Teşekkürler Bülent Korman, deneyeceğiz! Her alanda…
Kerem Çalışkan
22 Ocak 1998
Yeni Yüzyıl
bulentkorman@gmail.com