"Bülent Korman'la Buluşmak..."
Ali Saydam
Marketing Türkiye
Temmuz 2012
Bülent Korman 1977’de butik ajans anlayışıyla Era Tanıtım’ı kurar. O dönemde Eli Acıman’ın ve Ferit Edgü’nün, Bay Vitali’ye Bülent Korman’ı önermeleri sonucunda Vakko markası kendisine teslim edilir. Bu ilişkinin yapısı 29 yılda değişmiş olsa da, Korman’ın ‘marka iletişiminden sorumlu danışman’ kimliğiyle sürmektedir. Aradan geçen yıllar, Bülent Korman’ı adeta marka ve reklam işlerinden sorumlu bir aile bireyi konumuna getirmiştir.
Bülent Korman, ‘Vakko temelde iyi bir emprime ustasıdır’ diyor ve ekliyor:
‘Vakko’nun en önemli özelliği hayatın içindeki gelişmeleri çok yakından izleyebilmesi ve geleceği önceden hissedebilmesi, koklayabilmesidir. 1970’li yıllarda Türkiye’de yaşanan hazırgiyime geçişi çok önce fark eder. Eşarp, kravat ve gömlek işinden sonra modanın bütününe sahip çıkar. Hatta giyimin de dışına taşarak, ‘giyim=yaşam biçimidir’ düşüncesiyle, Vakko markasıyla bir yaşam biçimi vaat etmeye başlar. O nedenle Vakko modaya öncülük edebilmiştir. Vakko’nun gelişimi, bir yanda da Türkiye’nin gelişen, modernleşen yüzünün bir göstergesidir.’
Era, “Moda Vakko’dur” sloganını kullanmayı sürdürür ve televizyon reklamlarının ilk yıllarında bu mecrayı kullanarak, Vakko markasının çok yaygın kitleler için de “prestij simgesi” bir marka konumuna ulaşmasını sağlar. 1980’li yıllarda Vakko’nun en temel amacı modayı geniş kitlelere ve daha geniş bir alana yaymaktır. Yine bu amaçla Vakko 80’li yıllarda rakiplerinden çok önce yaşamın farklı alanlarına da el atar. Örneğin parfüm, çikolata, dekorasyon işine girer.
Era, 1985’de Vakko Eşarp reklamıyla, TRT’nin En İyi Reklam Ödülü’nü alır. Reklam, eşarbın estetik hareketleriyle açılır. Dış ses, “Bir Vakko eşarbı. Bu yıl eşarp moda. Moda Vakko’dur” der.
Vakko Markasının Konumlandırılması
Vakko yıllar yılı yüksek kalitede, günün moda çizgisini yakalayan, Avrupa’nın sayılı markalarıyla rekabet edecek düzeyde bir marka yaratmak için uğraşır. Hazır giyimin sırrı, benzer modellerin çok sayıda üretilmesi değil, günün tarzını sınırlı koleksiyonlarla yansıtmaktır. Başka bir deyişle hedef, “haute couture” modasını yaymak, daha çok sayıda kişinin kullanımına sunabilmektir. Vakko, bu net konumlandırmadan hiçbir koşulda ödün vermez, sonuçta da kazanan yine Vakko markası olur. Sürekli ve sürdürülebilir iletişim stratejisi, tüketici belleğinde net bir resim çizilmesini sağlamıştır. Vakko, Türkiye’ye giren yabancı markalarla rekabette de herhangi bir zorluk yaşamaz ve yeniden konumlandırma gereği duymaz. O dönemden başlayarak günümüze değin kullanılan “Her ülkenin övünç duyduğu markaları vardır” sloganı ise Bülent Korman’a aittir.
Cem Hakko 20 Eylül 2006’da yaptığı basın toplantısında Vakko’nun yabancı markalar karşısındaki duruşunu çok net bir şekilde şöyle dile getirmektedir: ‘Bizim için yabancı markalar, alıp mağazalarımızda sattığımız birer ürün değildir; Vakko markasının global rakipleridir. Çünkü biz her şeyden önce modacıyız. Bizi bir ‘department store’ değil de, bir moda markası yapan temel anlayış budur.’
TÜRK MARKALARI
Reklamcılık Vakfı Yayınları
bulentkorman@gmail.com